Soytarılar,prensesler, şövalyeler, cadılar, nedimeler, periler ve elfler hakkında ne adar aşk hikayesi varsa sizinle buluşuyor. Acıları acınız olacak. Büyülerini birlkte yapacak ve birlikte dizleriniz üzerinde kalacaksınız. Bir soytarının kalp sızıını hissedecek, büyüleri izleyecek, ejderhalarla çarpışacaksınız. Bu büyülü dünyaya siz de adım atın.
Közlerin üzerinde çok yürümüştüm. Lakin nasıl bilebilirdim o kahverengi gözlere doğru yürürken daha çok acı çekeceğimi? Ya da nereden bilebilirdim kendi şakalarıma dahi güleceğimi ve ağzıma hiç şarap sürmeden sarhoş olacağımı? Öyle ki hiç içmediğim bir içkinin sarhoşluğuymuş yaşadığım. Ve her gece çöküp karanlık bastığında, biraz olsun beni görsün diye çevresinde pervane olurum. Kırmızı kadifeler, çıngıraklar, ziller, bıçaklar, toplar ve kadehlerce şaraplar... Onun gözleri beni bulsun diye yapmadığım kaldı mı ki? Bir kez olsun beni arasın diye kaçmadığım delik kaldı mı ki? Beni bulsun diye gözler önüne serilmediğim, tut ki çevresinde bir mehtap gibi dönmediğim tek bir gece kaldı mı? Dağlara çıktım, ovalara, çayırlara yayıldım. Dokuz defa sürülmüş tarlalara gizlice dadandım — bir köstebek gibi. Ne de olsa senin için de bir köstebektim. Aşkın için, sevgililerin için, her şey için. Körfeze koştum, sırf denize seni fısıldamak için. Belki o zaman, suyun yüzeyinde senin sandı...

Yorumlar
Yorum Gönder