Ana içeriğe atla

The Mystyc History

Chapter 1: Troy


 Çok uzun zaman önce yağmurlu bir gecede yatağında uyuyan kraliçe korkuyla uyandı. Feryat etti. "Truva düşüyor. Yanıyor cayır cayır. Burçlardan alevler yükseliyor. Kurtarın." 


Eos kardeşi Helios için yolu açınca rahipler toplandılar hamile kraliçenin başına. Başladı kraliçe anlatmaya. "Karnımdan bir alevdir başladı yanmaya. Önce perdelere atladı yangın sonra da balkona. Burçları sardı alevler. Sancağı yuttu. Ve Lord Posidon'un ördüğü surlar çöktü." Rahipler fısıldaştılar aralarında. Korkuyla kadına döndüler. "Lanetli bir evlat var karnında. Terk edilmeli, öldürülmeli." Truva'nın kral ve kraliçesi korktular. Bebekleri doğunca onu Ida dağına bırakıp kaçtılar. Ölmesi gerekirdi bebeğin ancak Apollon görmüştü kaderi. Truva düşmeliydi. 


Bebeği bir çoban buldu. Bu güzel bebeği doyurdu. Karısı oğlu bildi nişanladı şirin bir kızla. Ne olduysa o sırada oldu. 


Ares ve Afrodit'in kızları Harmonia Kadmos diye ölümlü bir kralla evleniyordu. Şenlik vardı. Mutlu olmayan tüm âlemde iki kişiydi. Üvey kızını öz kızı gibi büyüten, kandırılan tanrı Hephaistos, bu düğüne çağrılmayan fitne tanrıçası Eris. Hephaistos kıza bir gerdanlık hediye etti. Kızın ve kocasının sonu olacak bir gerdanlık. Ancak bu sona varken daha zaman düğünü Eris bastı ve fark ettirmeden üçlü tanrıça arasına nifak soktu. Bir altın elma attı üzerine en güzele yazılı. Aslında en güzel tanrıça Hera, güzelliğin tanrıçası Afrodit ve de asaletiyle göz kamaştıran tanrıça Athena birbirine girdi en güzel benim diye. Tüm gözler Zeus'a döndü. Zeus onları Paris'e gönderdi Hermes önderliğinde. "Tanıştırayım" dedi. "Prens Paris. O seçsin güzeli." 


Paris karşısında duran üç güzel kadına bakakaldı. Hermes sordu "En güzeli hangisi?" Athena araya girdi. "Sana Asya'yi veririm." Hera onu itekledi. "Bütün dünya krallığın olur." Afrodit güzelce gülümsedi. "En güzel kadın karın olur." Paris elmayı şıp diye Afrodite'ye verdi nişanlısını unutarak. Düşman edindi Olimpos'un en zeki ve güçlü iki tanrıdasın kendine. Hakkini aramaya gitti. Krallığını buldu prens oldu. 


Paris aynı zamanda doğan bir kiz vardı. Kuğu yumurtasından doğma Spartalı Helene. Zeus'un kızıydı. Afrodit'ten, Pysche'den daha güzeldi. Agemmemnon'nun kardeşi Menelaos evlendi kızla. Çok yakışıklıydı Menelaos. Sarışındı. Agamemnon'un aksine iyi huylu ve yumuşak kalpliydi. Kataptoris diye bir hançer hediye etti Helene. Helen geleceği gördü. Truva'nın düşüşünü. Ancak asla sevmedi Meneleos'u. Paris ile aldattı onu kendi sarayinda ve onunla kaçtı Truva'ya. Menelaos' un en yakın arkadaşı Odysseus kızı isterken tüm Yunanistana yemin ettirmişti. Eğer kızı başkası kaçırırsa ordu kurulacak diye. Bunun üzerine ordular kuruldu. Truva'nın yanında sadece Amazonlar vardı. At üzerinde giden göğüssüz Iskitler. Otrera'nın kızı kraliceydi. Nice kahramanı öldürdü ancak Aşil'e öldürüldü. 


Ah Aşil. Çok güçlü bir kahraman ile ondan daha güçlü bir oğlan doğuracağını söyleyen bir tanrıçanın oğluydu. Nefret nehrinde yıkanmıştı. Ölümsüzdü. Tüm tarihin gördüğü en güçlü yari tanrıydı. Herakles'ten bile daha güçlüydü. Truva savaşı 10 yıl sürdü. 9 yıl boyunca Yunan ordularının yenilmeme nedeni Aşil ve arkadaşıydı. 


Ah Hector. Kardeşini korumak isterken öldü. Öyle derler ki Ilyada'nın asıl kahramanı Hector'dur. Çünkü Aşil aksine Hector bir yarı tanrı değildi ancak Aşil'e denkti. Onu tendonundan öldüreceği sırada Athena gözlerine mil çekti. Ve Hector öldü. Cesedi yol boyunca süründü. 


Paris vurdu ağabeyinin katilini tendonundan. Koskoca Aşil ölünce Menelaos çağırdı saf zeka Odysseus'u. Odysseus bir at yapılmasını iştendi. Truva atı inşa edildi. Ve düşmeyen kale düşürüldü. Yağmalandı kale. Yaşlı kralı Aşil'in oğlu öldürdü. Kraliçe ve gelinleri esir alındı. Bütün çocuklar öldürüldü. Menelaos mutlu değildi bu yaptığından. Bir çocuğu kurtarmak istedi. Odysseus hayır dedi. "Intikam alacak büyüyünce." Öldürdü çocuğu Menelaos'un gözü önünde. 


Menelaos karısını da aldı. Eve geri döndü. Karısı olanlar hiç yaşanmamış gibi davrandı ancak Menelaos o kanı ellerinden asla yıkayamadı. 


En çok acı çeken de Cassandra idi. En başından beri bağırdı halka. "Almayın atı surların içine." Halk güldü ona. Truva düşünce Cassandra'ya tecavüz etti Agamemnon'un askerleri. Ardından Agammemnon onu yanında ganimet olarak götürdü. Agamemnon'un eşi buna delirdi. Agamemnon'u öldürdü. Eşinin aşığı da suçsuz Cassandra'yı. Cassandra'nın tek hatası Apollon'a yalan söylemekti. Onu kandırmaktı. Bir tanrıyı salak yerine koymayı canıyla ödedi. 


Truva düştü. Afrodit'in oğlu kaçtı. Karısını kaybederek. Açlıktan tabakları yedikleri şehri aradı halkıyla. Italya'ya ulaştı. Romayı kurdu. Sonra peşinden Kirke'nin oğlu geldi. O da bir başka toprağını kurdu. Kurt  tanrıça Lupa Remus ve Romulus'u büyütüp içlerinden birisi Roma'yı tek sancak altında birleştirene kadar Truvalılar geldiler. 


Truva yarına gömüldü. Çanakkale'nin yedi kat dibine. Bu yüzden dediler Çanakkale'ye 7 katmanlı şehir. Ve yazdılar Truva'nın kaderini. Geçilemez surlu, antik çağın en güçlü şehrinden geriye bir hediye at bir de çömlek kaldı. 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eros'un Laneti

                       Güneşli bir gündü. Olması gayet doğaldı da. Güneş'in tanrısı Apollon vardı zira. Nasıl olmasın? Biraz da aşk kokusu var sanki. O da Afrodit'den olma Eros'tan geliyor olmalı. Işığı ile herkesi ve her yeri aydınlatan lord Apollon, Eros ile konuşuyor hatta onunla dalga geçiyor olabilirdi. Eros'un heykeltraşların yonttuğu yüzü sertleşiyor, yontulan taşlardan bir parça haline geliyordu.  - Sen buna ok mu dersin Eros?  Eros'tan hoşnutsuz sesler çıkıyor, parmakları arasındaki okları sıkıyordu. Buna rağmen güldü aşkın lordu.  - Evet lord Apollon. Gümüş ve altın oklar... Aşkın okları ve nefretin okları.  Çok güzel güldü Apollon. Gülüşünden ışıklar saçılıyordu. Altın sarısı saçlarını savurdu ve altın oklarından birisini çıkardı.  -Bak Eros, ok budur. Seninkiler ok mudur? Yoksa sadece birer talim kılıcı mı? Peki o yay mıdır? Benimkisi gibi olanlar oktur. Bak ışıltılı günün okları. Veba okları... Kikloplar dövdüler.  Sadece gülümsedi aşkın yakışıklı tanrı

Yazardan Seçmeler

 Bu sayfadan ben White Rose'un kitaplarında ve kitap olmamış tek bölümlük hikayelerine ulaşabilirsiniz. İyi okumalar dilerim  Eros'un Laneti   Çiy   Çocuk Alman Tablosu   The Mystyc History   Tarihteki Modern Kadın 1855 Cadısı Historymaker Queens Series Dynasty Prometheus Thanatos ve Eros Mary on cross The Key Of Darkness

Thr Key of Darkness (1)

  THE KEY OF DARKNESS --- Chapter One --- Tears of the Monster The sun was rising over the skyline as a scary monster approached a home. Elenor woke up and smiled. Her maid Nancy came in and spoke cheerfully. “Madam, today is your wedding day. You are a very lucky woman in England.” Elenor looked into her eyes and got out of bed. “I think this day will be amazing.” But destiny had other plans. Darkness, pain, and screams were everywhere. At the Marquee of Solisticashire, Samuel of Solisticashire talked to himself. “I hope she never learns about my dark side. It will not be good for her. But she will hurt. I wish she did not want to marry me. Little shy girl, making a deal with a demon.” The demon was Samuel, and he was a bad guy. He was narcissistic and cruel. He was feeling nervous now, thinking, “Am I a ghost or a monster?” Samuel was like a panther, graceful and dangerous. He looked like he could kill with kindness, but he was a cruel kind of man. Elenor got dressed, p