Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gerçeklik

 Bay Jones beni bir Türk restoranına getirmişti. Beyaz bir gömlek giymişti ve saçları özenle taranmıştı. Önünde duran karnıyarıktan bir parça daha aldı. Çatalını tabağının yanına yerleştirdi.  -Yemek teklifimi kabul ettiğiniz için teşekkürler.  Başımla onayladım. İzlendiğimi tekrar hissetmeye başlamıştım. Kesinlikle paronayaklaşıyorum. Patricia'nın kardeşlerime nasıl baktığını gördüm bir şey gizliyorlar. Bunu biliyorum.  -Ne demek. Bize yardım etmeyi kabul ettiğiniz için sağ olun.  Bana baktı ve yemeğinden bir çatal daha aldı. Sessizlik öyle bir hâl almıştı ki birkaç saniye içinde derin bir çukurdu sanki. Uzun uzun sustu Jones. Hafif bir gülümseme eşliğinde sessizliği Berlin Duvarını yıkan Almanlar gibi yıktı. -Bu önemli değil ancak siz tam olarak bunu neden istiyorsunuz? Dünyada ki oturmuş düzen bu şekilde. Doğarsın. Seni okula hazırlıyoruz diye asla hatırlamayacak duygulanmayacak şeyler yaptırırlar. Okula gelirsin. Önce dünyayı birbirine bölen dillerini öğretirler, kendi sembolle

Almanya Biletleri ve Engelbertha Sanrısı

 Yeni yeni aydınlanan odanın ortasındaki kız gözlerine değen güneşle uyandı. Tanrım diye düşündü.  Buraya daha alışamamıştı. Ayaklarını sarkıttı ve saçlarıyla oynamaya başladı. Kıza göre basit bir zevkle döşenmiş odaya baktı. Bu evde 4 seneyi aşkındır kalıyordu ancak kendine göre daha döşeyememişti. Boş odalar ve eski eşyalar. Patricia'nın her zaman ötelediği bir şeydi burası ile ilgilenmek.  Kendi kendine konuşurken kapı çalındı.  -Gir! Kızıl saçları ile Sophia girdi. Yine saçları sıkı bir topuzla tutuluydu. Yanına oturdu.  -Partricia... Mahmur gözlerle ona baktı sarışın.  -Saat kaç? Yorgunlukla sorduğu soruyu cevapsız bırakmadı Sophia: -7... -7 demek. Kendi kendine mırıldandı.  -Sen neden gelmiştin?  -4 ay sonra Bay Adalwin'i ziyaret edeceğiz.  İç çekti. Eğer Sophia'yı biraz tanıdıysa, ki kardeşiydi,  oraya gittiklerinde adamın canına okurdu. O adam ise ellerindeki sayılı seçeneklerden birisiydi. Yavaşça sert yataktan doğruldu. Bu yataktan nefret ediyordu. Pencereye doğru

Özlem

  Takvimler dönmüştü. Yazın son günleriydi. Güneş sıcacık yapıyordu Dünya'yı. Deniz dalgalanmaya başlamıştı. Bazı yerlerde gün bile sonbahara donmus hatta havalar soğumuştu. Eos daha erken veda ediyordu insanlara. Nyx daha bir uzun hükmediyordu yıldızlı geceye. Arada sırada ayaz çıkıyordu. Artık sıklaşmaya başlamıştı . O gece de biraz vardı ve artarak devam edeceğini düşündü Daniela. Haftaların birbirine kovaladığı zaman diliminde iyice alışmıştı Daniela. Burayı benimsemişti. Hatta bir bakıma o gelen kutuyu bile unutmuştu. Gelselerdi çoktan gelirlerdi. Rahatca dolaşıyor insanları tanımaya çalışıyordu. Kendisini yabancı gibi görüyordu hala. Bir bakıma alışmıştı bu tatlı yabancı duyguya. Daniela son birkaç gündür sürekli geldiği, doğrusu kaçtığı, denize baktı. Ahşap banklardan birine oturmuş dalgalı denize dalgın dalgın bakıyordu. Elleri kucağının hemen üzerindeydi. Çiçekli bir elbisenin üzerine yumuşacık görünen, sahiden de yumuşacıktı, bir hırka giymişti. Rüzgar saçlarını geriye d