O akşamdan sonra bazı şeyleri kabullenmiştim. Yitip gitmiş bir bedenin gölgesinde daha fazla yaşamayacaktım. Geceleri çöküp yatağıma yattığımda ertesi sabah kalbimdeki boşluğun sonunun ne olacağını düşünüp penceremden içeri giren yıldızların ışıklarını saymayacaktım. Buna karar verdiğimde gün çözülüp gitmiş yerine tatlı meltemle bir karanlığa bırakmıştı. Yün yorganımı tepeme kadar çekmiş her gece olduğu gibi yatağımın berisindeki pencereden ormana ve ağaçların arasından cılızca gözüken yıldızlara bakıyor ve beni seneler önce bırakıp giden şovalyeyi düşünüyordum. Derler ki gidenin kalbinde bir ip unutur kader. Zaman o ipi gerer, koparmaz. Zira dosttur kaderle. Eğer yıldızlara aynı anda bakarsa giden ve geride bıraktığı bir çift yaşlı göz, giden hala o ipin titrediğini hissedermiş… Geri dönmese bile, ruhu artık dönmüştür. Ve hiçbir büyü, dönmüş bir ruhu serbest bırakamaz. Yerimden doğrulmadan saçlarıma ellerimi attım. Parmaklarıma dolaşan saçlara karanlıkta seçebildiğ...