Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

THE HİSTORYMAKER QUEENS SERİES (Joanna Of Castile)

Joanna of Castile --The Mad Queen--  Chapter 1: Consort That's Mad                        Joanna of Castile annesi Isabella I of Castile öldüğünde İspanya kraliçesi olarak taç giymişti. Ama her şey bundan önce başladı.                        Joanna o zamanları hatırlıyordu. Sağlıklı ve güzel bir kızdı. Onaltı yaşındaydı. Uzun kızıla yakın saçları şimdi duvarlarına vurup bağırdığı odada kaldığı gibi kabarık ve cansız değildi. Her bir dük, her bir prens onu isterdi. Ne yazık ki kaderinde kız  kardeşi Catherine of Aragon'un sahip olduğu gibi bir aşk yoktu. Ağlamaya devam etti. Hatıralar acıydı ve bir o kadar da keskin. Onu durmadan kanatırlardı. Philipe'yi ilk gördüğü zamanı düşündü. Katedralde yan yana duruşlarını. Ve bir çığlık koyverdi. Neden onu sevmemişti ki? Doğurgan olmayan kardeşi sevilirken onun neden çocukları elinden alınmıştı; neden kocası ondan nefret etmiş, babası elindeki her şeyi almıştı? Hıçkırıkları daha da daha da arttı. Artık içinde bulunduğu odanın taş duv

Çocuk

 Güneşin hastalıklı sarı ışığı ince perdelerde sızıyordu. Odanın içindeki bonoları solgun bir renge bürüyordu.  Ahşap zemin ışıktan ısınmıştı. Yer yer kabarmış ahşap kapı boynu bükükçe oda ile salonu ayırmaya, kapatmaya, çalışıyor ancak bozuk dili buna izin vermiyordu. Açık balkon kapısından sızan ılık, yeni açmaya başlamış çiçeklerin polenleri yüklü hava kapanmayan kapıdan içeri akıyor bunaltıcı, hastalıklı Güneş ışığını biraz olsun yumuşatıyordu. Çekilir hale geliyordu.  Güneşten uzağa konmaya çalışılmış ancak kutu gibi olan odadan dolayı başarılı olunamamış yatakta, elleri sımsıkı kapanmış halde göğsünde kavuşturmuş bir çocuk yatıyordu. Dudakları büzülmüş, gözleri sımsıkı kapanmıştı çocuğun. Alnında boncuk boncuk terler olmuştu. Kafasını bir o yana bir yana çeviriyor yine de hastayken gördüğü kavgalardan ve de burnunu gıdıklayan sarı ışıktan kaçamıyordu. Yatağında biraz  daha top haline geldi.  Üşüyordu şimdi. Üzerindeki yorganlar ona yeterli gelmiyor her geçen saniye üşümesi artıyo

Çiy

 Kız karanlığa doğru bir çığlık  attı. Karanlık çığlığı yutuverdi. Tekrar tekrar bağırdı kız ve karanlık kızın sesini tekrar tekrar yuttu. Kızın takadi kalmamıştı. Kızın göz pınarları kurumuştu. Gözyaşlarının ıslattığı yerler bir delikten gelen ışıkta parlıyordu. Sicim sicim inen gözyaşları kıpkırmızı yapmıştı geçtiği yerleri. Elini acıyan bileğine götürdü. Büyük ihtimal tere atıldığı daha doğrusu bir çuval mal gibi atıldığı zaman incitmişti.  Gözleri tekrar doldu. Kızcağız elbisesinden kalan parçalara sarınmaya çalıştı. Hava soğuktu ve ağzından çıkan buhar bunu ele veriyordu. Bir kez daha hıçkırdı. O adamdan nefret ediyordu. Yaşı ilerledikçe o insan olmayan varlık onu daha çok döver olmuştu. Asıl kızı üzen olay ise annesinin bu olaya göz yumuşu idi. O şahsı değil koca köle diye dahi alınmamalıydı. Ama annesini de anlıyordu. Bulundukları bölge zor ve çarın bir yerdi. Her zaman diken üzerindelerdi ve başlarında, arkalarında dayanabilecekleri bir duvar olmalıydı.  Kız babasını üç yaşında

Eros'un Laneti

                       Güneşli bir gündü. Olması gayet doğaldı da. Güneş'in tanrısı Apollon vardı zira. Nasıl olmasın? Biraz da aşk kokusu var sanki. O da Afrodit'den olma Eros'tan geliyor olmalı. Işığı ile herkesi ve her yeri aydınlatan lord Apollon, Eros ile konuşuyor hatta onunla dalga geçiyor olabilirdi. Eros'un heykeltraşların yonttuğu yüzü sertleşiyor, yontulan taşlardan bir parça haline geliyordu.  - Sen buna ok mu dersin Eros?  Eros'tan hoşnutsuz sesler çıkıyor, parmakları arasındaki okları sıkıyordu. Buna rağmen güldü aşkın lordu.  - Evet lord Apollon. Gümüş ve altın oklar... Aşkın okları ve nefretin okları.  Çok güzel güldü Apollon. Gülüşünden ışıklar saçılıyordu. Altın sarısı saçlarını savurdu ve altın oklarından birisini çıkardı.  -Bak Eros, ok budur. Seninkiler ok mudur? Yoksa sadece birer talim kılıcı mı? Peki o yay mıdır? Benimkisi gibi olanlar oktur. Bak ışıltılı günün okları. Veba okları... Kikloplar dövdüler.  Sadece gülümsedi aşkın yakışıklı tanrı